- su şişesi
- n. water bottle* * *water bottle
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
hacamat şişesi — is. Hacamat yapmak için kullanılan, ağzı dibinden dar şişe … Çağatay Osmanlı Sözlük
şişe — 1. is., Far. şīşe 1) İçerisine sıvı konulan, cam veya plastikten yapılmış, dar ağızlı uzun kap Önünde yarım kiloluk bir şarap şişesi yarı yarıya boştu. S. F. Abasıyanık 2) sf. Bu kabın aldığı miktarda olan Olsa da bu zavallıya hiç olmazsa bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağlamak — i, e 1) Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak Gemiyi iskeleye bağlamak. 2) Düğümlemek İpi ipe bağlamak. 3) i Yara ilaç koyup bezle sarmak Yarayı bağlamak. 4) i Denk yapmak, paket yapmak Yatakları bağlamak. Eşyayı bağlamak. 5) nsz Oluşmak,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
emzik — is., ği 1) Süt çocuklarını oyalamak için ağızlarına verilen kauçuk meme Parkta daldılar dedikoduya / Dün kaldıkları yerden devam ettiler / Yavrular da birbirlerine / Emziklerini ikram ettiler. A. N. Asya 2) Beslemek için süt çocuklarına meme… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hacamat — is., esk., Ar. ḥacāmet 1) Vücudun herhangi bir yerini hafifçe çizip üzerine boynuz, bardak veya şişe oturtarak kan alma 2) argo Hafif yaralama Birleşik Sözler hacamat baltası hacamat şişesi Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
içirilmek — nsz İçmesi sağlanmak Gül Hanım a balık yağı içirilmek istenilmiş, şişesi bulunmuş, kaşığa konmuş yahut konmak istenilmiş, bu sırada şişe devrilmiş. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
istenilmek — nsz İsteme işi yapılmak Gül Hanım a balık yağı içirmek istenilmiş, şişesi bulunmuş, kaşığa konmuş yahut konmak istenilmiş, bu sırada şişe devrilmiş. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
mürekkep — 1. sf., bi, esk., Ar. murekkeb 1) Birleşmiş, birleşik 2) den oluşmuş Emri altında altışar kişiden mürekkep iki kıta vardı. R. H. Karay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller mürekkep olmak 2. is., bi, Ar. murekkeb Yazı yazmak, desen çizmek veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sübek — is., ği, hlk. Bazı yerlerde beşikteki çocukların bacakları arasına yerleştirilen sidik şişesi veya sidiği bir kaba akıtacak boru Sübekten çarpık kalan bacaklarını yanlara atar gibi yengeçvari yürümeye başladı. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
tombul — sf. 1) Yuvarlak Altı tombul, boynu ince boş likör şişesi, koltuğun dibinde duruyordu. Ç. Altan 2) Şişman, etine dolgun İçeride tombul yanakları kızarmış, ter içinde tıknaz bir kadın kıvranıyordu. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
dama demek — 1) gücü kalmayarak bir işi daha ileri götüremeyecek duruma gelmek Konya ya döndüğüm vakit benim motor dama Erol Efendi! dedi. Kıtipiyoz bir tamirhaneye verdim. A. Gündüz 2) tükenmek Konyak şişesi dama dedi. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük